Munzur Dağlarında Gülabioğulları

Munzur Dağlarında Gülabioğulları

MUNZUR DAĞLARINDA GÜLABİOĞULLARI

Biz Gülabioğulları olarak yüzlerce yıldır var olmuşuz ve var olduğumuz sürece Munzur Dağları'na yaslanmış, yüksek yaylalarında çadır kurmuş, buz gibi ayranlı çorbasıyla da karnımızı doyurmuşuz.

Munzur Dağları'nı yalçın kayalıklarıyla gözümüzde hep dost görmüş, o isyancı ruhumuzla bu haşin dağları her zaman kendimize yoldaş edinmiş ve sırdaş bilmişiz. Munzur Dağı öyle yüce bir dağdır ki, o heybetiyle taa ezelden beri yiğitlerin doğal kalesi olup, bu zamana kadar kendisine sığınan hiçbir isyancıya ihanet etmemiştir. İşte onun için Munzur Dağı bizim gözümüzde dağların en delikanlısıdır.

 

Belki Munzur Dağları'nın yüksek yaylaları, yaban keçileri ve mis gibi kokan taze sütü, bizim bu güzel yöreyi ebedi yurt edinmemizi gerektirmiş; yoksa niye daha doğuya gitmemiş ya da batıda durmamışız.

1938-1947 yılları arasında Malkara'da dokuz sene sürgünde kaldığımızda, gurbet acısına daha fazla dayanamayıp, tekrar hasretle doğduğumuz topraklara, Kemah'taki Brastik köyümüze geri dönmüşüz.

 

Munzur Dağları sert coğrafyası, yüksek yaylaları ve nefis kekik kokusuyla bize her zaman güven vermiş ve biz yıllarca burada çadır kurup huzur içinde yaşamışız. Güneşin kutsal, rüzgarın asi olduğu, ateşin suyla söndürülemediği, insanların zorla isyanlara, savaşlara ve sürgünlere mahkum edildiği, kartalların sarp doruklarına yuva yaptığı, yazın zirvelerinde karların erimediği, kayaların geçit vermediği, yeşil vadisinde Munzur Çayı'nın aktığı, Fırat Nehri'nin geçtiği, yamaçlarında meşe ağaçlarının yeşerdiği, yaban keçilerinin otladığı, ur kekliklerinin ötüştüğü, Gülabi Ağa'nın Dersim'den kıl çadırıyla gelip Kemah'ta Brastik köyünü kurduğu ve burayı torunlarına ebedi yurt olarak bıraktığı, Halil Ağa'nın değirmencilik yaptığı, Aziz Ağa'nın kıratını şahlandırıp etrafa hükmederek yiğitliğiyle destan yazdığı, yıllarca hep çakalları titreterek yaşadığımız bu başı dumanlı Munzur Dağları'nda her zaman ağıtlar yakmış, hüzünler beslemiş ve türküler söylemişiz.

 

Munzur Dağları yemyeşil doğası, tertemiz havası ve buz gibi soğuk sularıyla her zaman Brastikli baba Halil için oğlu Aziz, oğlu Aziz için baba Halil gibi, anne Sırma için kızı Hatice, kızı Hatice için anne Sırma gibi görünmüş ve gözümüz yıllarca hep o başı dumanlı Munzur Dağları'nda dolaşmış. Tabii ki gözümüzün yükseklerde olduğundan değil elbette, yıllarca hep gurbet acısıyla kavrulduğumuz için, belki o burkulan yüreğimiz birazcık sükûn bulur diye, her zaman hasretle bakmışız bu başı dumanlı Munzur Dağları'na.

 

Munzur Dağları'nın eteklerindeki Brastik köyünde, o çiçeklerin tertemiz kokusunda, kartalların yalçın kayalıklardan havalanıp, Gülabi'nin asaletindeki ve Aziz'in cesaretindeki yiğit insanların, yüksek yaylalara çıkıp, güne tandır ekmeği, tulum peyniri ve filiz çayı ile merhaba dediği sabahı hangi yürek unutabilir.

 

Munzur Vadisi'ne gidip, o tertemiz havada, buz gibi bir kaynaktan gürül gürül akan Munzur Çayı'nda suya girmenin, tereyağında alabalık yemenin ve isli demlikten çay içmenin keyfini ancak biz biliriz.

 

Biz Gülabioğulları'nın özgürlüğüne düşkün yiğit evlatları olarak, asırlarca yaşadığımız bu topraklarda, haksızlığa baş eğmeyen karakterimizle, Munzur Dağları'na ne kadar da çok benziyoruz değil mi?

 

Zaten bizi bilenler bilir, bilmeyenler ise artık her yerde bilecek! "Munzur Dağları ses verdiği zaman!."

 

İbrahim SEVİNDİK

İbrahim SEVİNDİK

Munzur Dağlarında Gülabioğulları İbrahim SEVİNDİK

Munzur Dağlarında Gülabioğulları Hakkında Yorum Yazın...

  

Munzur Dağlarında Gülabioğulları İçin Yorumlar

Rıza Diler : Sevgili Brastikli kardeşlerim ben Ovacık Eğripınarlıyım burada yaşayan Gülabi aşiretinin bir ferdiyim. Zaten sizler 1726 yılında bizim Eğripınardan oraya gitmişsiniz. Sevgili Şairimiz İbrahim Sevindik kardeşimin bu güzel yazısını okuyunca çok duygulandım beni bayağı etkiledi Gülabi olarak çok gurur duydum. Ey Gülabioğullarının yiğit evlatları size Eğripınardan köyünden selam gönderiyorum.

Umut Yakar : İnanın ömrümde okuduğum ve hayalini kurduğum en güzel yazılardan birisi. O ne kadar yüce bir dağ ki ve ne kadar gürleyen bir çay ki ki o kadar yüreği güçlü insanlar yetiştiriyor. Şimdi orada Munzur Çayının kenarında olmak ve bu güzel öyküyü İbrahim kardeşimin ağzından dinlemeyi o kadar istiyorum ki anlatamam. Ellerinize ve yüreğinize sağlık teşekkürler.

Yaşar Okur : Ne kadar içten, samimi ve bir o kadarda sıcak bir yazı. Sayın İbrahim Sevindik sizi tanıdığıma çokm sevindim. Munzur Dağları?nın esintilerini ve o pırıl pırıl güneşini taşımışsınız buraya. "Munzur Dağı öyle yüce bir dağdırki o heyetiyle taa ezelden beri yiğitlerin doğal kalesi olup, bu zamana kadar kendisine sığınan hiçbir isyancıya ihanet etmemiştir. İşte onun için Munzur Dağı bizim gözümüzde dağların en delikanlısıdır" şeklindeki ifadeleriniz insanı çok duygulandırıyor. Siz Gülabioğulları Anadolu?nun gerçek yiğit evlatları. Munzur Dağları hep ses verecek ve siz her zaman var olup yaşayacaksınız. Sivas-Divriği'den Gönül dolusu selam ve saygıyla.

Nizamettin Yurtsever : Munzur Dağları ve Gülabioğulları'nı anlatan bu güzel öyküyü çok büyük bir beğeniyle okudum yüreğinize sağlık.

Hıdır Erenler : Bir Dersimli olarak çok büyük bir beğeniyle okudum. Yazanın yüreğine paylaşanın ellerine sağlık.

Vedat Ertekin : Munzur Vadisi'ne gidip, o tertemiz havada, buz gibi bir kaynaktan gürül gürül akan Munzur Çayı'nda suya girmenin, tereyağında alabalık yemenin ve isli demlikten çay içmenin keyfini ancak biz biliriz. Bu cümleyi çok sevdim. Allah nasip ederse bu yaz bizde Munzur Çayı'nı göreceğiz. Bu güzel öyküyü bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Selamlar

Naci Kantarcı : Munzur Vadisi'ne gidip, o tertemiz havada, buz gibi bir kaynaktan gürül gürül akan Munzur Çayı'nda suya girmenin, tereyağında alabalık yemenin ve isli demlikten çay içmenin keyfini ancak biz biliriz. Sözün bittiği yer. Bu cümleyi çok beğendim. Yazanın yüreğine paylaşanın ellerine sağlık.

Yazılan 7 yorum görüntüleniyor

Yeni Eklenen Bilgelik Öyküleri Hikâyeleri

Munzur Dağlarında Gülabioğulları